21 Kasım 2010 Pazar
20 Kasım 2010 Cumartesi
19 Kasım 2010 Cuma
Ölür müsün Öldürür müsün?
Ronaldo geçen günkü Portekiz - İspanya maçında harika ötesi bir gol denemesi yapmış, hatta atmış da. Deneme dedim, çünkü Nani bu gole engel olmuş. Eğer ki olmasaydı, kaleye gireceği kesin olan topa kafasını sokmasaydı sanırım yıllarca bu golü izleyecektik jeneriklerde falan. Öyle güzel bir gol yani. Nani'ye tebriklerimizi iletiyoruz, Ronaldo'ya ise şu soruyu yöneltiyoruz: Ölür müsün, öldürür müsün? Delirtmekte son derece haklı. Video yukarıda, açılmıyorsa burada.
17 Kasım 2010 Çarşamba
Allen Iverson #2
Daha önceden dedikodular arttığında bir şeyler yazmak istemiştim fakat yazamamıştım, resmileşince yazarım demiştim. Olay resmileşti inanmadım, sözleşmeyi imzalattık ulan dediler inanmadım, resmi sitede duyurdular resim mesim koydular Kartal Yuvası forma satışlarına başladı inanmadım. Olur bir terslik dedim. En sonunda uçağı kaçırdı, hah dedim işte başladık. Olmaz o iş hacıııı dedim kendimden emin bir şekilde. Adam geldi, İstanbul'a ayak bastı. E oynayacak mı bakalım dedim, yine inanmadım. Dün maç başlayana kadar da hala inanmıyordum. Fakat bir de baktım ki adam sahada. 4 numaralı Iverson forması! Beşiktaş Cola Turka forması. Altında Krispi falan yazıyor.
Dün maçın bir kısmını izleyebildim, maç sonunda yenilmişiz. Iverson neler yaptı bakmadım da. En son 3 sayı, 2 ribaund ve 1 asisti mi ne vardı. Kendi halinde takılıyordu fakat o hali bile seyirciyi havaya sokmaya yetiyordu. Attığı ilk sayılarda seyirci adeta çıldırmıştı. E haklılar tabi. Adam Iverson ulan! Allen Iverson! Yaşı 30 küsür olmuş kim takar?
Bir nesil sırf bu adamla Reebok'ı sevdi, Reebok ürünlerini kullandı, Reebok'ın "havalı ayakkabı"larını giydi. Sırf bu adamdan görüp MSN nicklerini, forum imzalarını "Only the Strong Survive"lar ile doldurdu, hayat felsefesi haline getirdi. Bir nesil bu adamın yaptığı crossoverları taklit etti, mahalle arası maçlarda şut atarken "ayvırsııııın" diye bağırdı, kendini onun yerine koydu. En ilginç olanı belki de yine bir nesil koluna çorap kesip taktı, ona benzemeye çalıştı. Bir nesil bu adamın söylediği sözleri "of bee adam ne demiş duydun mu!" diyerek bir diğer arkadaşına anlattı. Bir nesil sırf bu adam için Sixers taraftarı oldu.
Ben de yaşım sebebiyle o nesildenim, her ne kadar Sixers taraftarı olmadıysam da Philadelphia'daki efsanevi günlerini izleyebildiği için kendini şanslı sayanlardanım. Philadelphia'daki efsanevi günleri dediysek de günler değil, yıllar. Başarılarını, yaptıklarını tek tek saymayacağım, herife haksızlık olur. Bu yazıyı yazış amacımı da bilmiyorum. Düne kadar umutlu bile değildim, inanmıyordum ama dün bu adam çıktı Beşiktaş'ımız için oynadı ya, ne diyim ki?
Logitech Rumblepad II
Yıllardır bilgisayarda PES oynarım, son birkaç yıldır da NBA 2K serisi çıkmaya başladı, bu yıl da tabi FIFA geri döndü. Bu üç oyun gamepad gerektirir, klavyeyle oynamaya kalkarsanız oyuna haksızlık olur, oyun üzülür. Ben de bu yüzden gamepadle oynamayı tercih ederim her zaman. Ancak şimdiye kadar aldığım gamepadlerin 1 aydan fazla süre gittiği de görülmüş şey değildir. Ya sol analog gider, ya tuşlardan biri takılmaya başlar ya da tuşlar yumuşamaktan sahanda yumurta kıvamına gelir. Tabi doğaldır bu anlattığım şeylerin olması, çünkü aldığım gamepadler 20 liralık (pazarlıkla 15'e inmediği görülmedi henüz) Kontorland, Snopy vb. markalara ait oluyor ki, garantisi bile yok. En son da yine 15'e Tasco diye bir gamepad aldım geçen gün (Teknosa'da 30du!), eve geldiğimde baktım ki sol analog çat çut ses çıkarıyor arada bir sol üst köşe takılıyor, R1 tuşu iyice basmadan çalışmıyor, (NBA 2K11'de herifler yanımdan vızır vızır geçer oldu!) start tuşu da öyle, pek kullanmasam da yön tuşları da. Dolayısıyla alet şimdiden pert.
En sonunda pes ettim ve yukarıdaki gamepadi aldım. Logitech Rumblepad II tam bana göre olduğunu düşündüğüm bir ürün, şimdiki hayalim yıllarca bunu kullanmak, bozulursa garantiye yollamak, artık gamepade para kaptırmamak. Bunu da 6x8 TL şeklinde aldım, ben zaten her ay gamepade 15 lira yatırıyordum, şimdi hem daha düzgün bir gamepad kullancağım hem de daha az para harcayacağım. Oh ne ala!
Bir heyecanla edit:
Hem de titreşimli lan!
16 Kasım 2010 Salı
Hayattan Anlık Tiksindiren Şeyler #12
Bir gün geçmesini bekledim üzerinden. Bekledim ki sinirim geçsin, şurada küfretmeyeyim. Efendim dün kendimi tam bir eşek gibi hissettim. Öyle ki oturup ağlamak istedim bir ara. Ve evet bir kez daha haklı çıktılar, akılsız başın cezasını yine ayaklar çekti...
Saat 9'da uyandım bir şeyler atıştırdım, güzel pantolonumu gömleğimi giydim, önemli bir görüşmem olacaktı. Biraz oyalanmış olacağım ki otobüsü kaçırdım, arkasından 1 dakika boyunca son sürat koşmama rağmen yetişemedim. Neyse dedim, merkeze yürüyeyim dolmuşa biner öyle giderim dedim. 20 dakikalık yürüyüş sonunda varmıştım durağa. Antakyalı olan bilir, Orman Dairesi'nin orada dolmuşu bekledim bi beş dakika. Ama ne gelen vardı ne geçen. Dolmuşların artık oradan değil bir sokak aşağıdan geçtiğini yanıma gelen teyzeden öğrendim. İndim alt sokağa, gelen ilk dolmuşa bindim. Oh demiştim, bindim sonunda... Bir süre sonra dolmuş dönmemesi gereken bir yere döndü, evet yanlış dolmuşa binmiştim. Son durağa kadar gittim yanlış dolmuşla, başka bir dolmuşa bindirdi beni. Tabi bu sırada paracıklar da birer ikişer gidiyor. Sonunda doğru dolmuşa binmiştim. Doğru yere geldim, indim. Binaya girdim, mutluydum, görevimi başaracağımı hissediyor, kendime güveniyordum. Kapıdaki güvenlik görevlisine Aslı Hanım'la görüşüp görüşemeyeceğimi sordum, görüşemeyeceğimi söyledi. "Öldürürüm lan seni, valla vururum bak... Aşiretiz oğlum biz..." diyecektim ama lafı ağzıma tıktı: "Kendisi İtalya'da!"
Boşaymış onca çabam. Başaramamıştım... Bi 50 metre kadar çamurun içinden geçip otobüsün güzargahındaki yola çıkmalıydım. Güç bela geçtim o yolu da. Otobüs, ben gelmeden hemen önce geçmiş olacak ki bi 20 dakika da orada bekledim. Eve mi gideyim, bankadaki işlerimi mi halledeyim diye düşünürken şehir merkezinde indim. Ancak hiçbir bankadaki işimi halledemedim çünkü kuyrukların uzunluğu uzaydan görülebilecek safhaya ulaşmıştı. Eve yürüye yürüye döndüm.
Hiçbir işimi halledememiş, bir sürü para harcamış, yorulmuş, üzülmüş, hırpalanmış, aşağılanıştım. Hayattan anlık değil 4 saatlik zaman diliminde tiksindim. Dünden beri başka biriyim, ben eski ben değilim...
Saat 9'da uyandım bir şeyler atıştırdım, güzel pantolonumu gömleğimi giydim, önemli bir görüşmem olacaktı. Biraz oyalanmış olacağım ki otobüsü kaçırdım, arkasından 1 dakika boyunca son sürat koşmama rağmen yetişemedim. Neyse dedim, merkeze yürüyeyim dolmuşa biner öyle giderim dedim. 20 dakikalık yürüyüş sonunda varmıştım durağa. Antakyalı olan bilir, Orman Dairesi'nin orada dolmuşu bekledim bi beş dakika. Ama ne gelen vardı ne geçen. Dolmuşların artık oradan değil bir sokak aşağıdan geçtiğini yanıma gelen teyzeden öğrendim. İndim alt sokağa, gelen ilk dolmuşa bindim. Oh demiştim, bindim sonunda... Bir süre sonra dolmuş dönmemesi gereken bir yere döndü, evet yanlış dolmuşa binmiştim. Son durağa kadar gittim yanlış dolmuşla, başka bir dolmuşa bindirdi beni. Tabi bu sırada paracıklar da birer ikişer gidiyor. Sonunda doğru dolmuşa binmiştim. Doğru yere geldim, indim. Binaya girdim, mutluydum, görevimi başaracağımı hissediyor, kendime güveniyordum. Kapıdaki güvenlik görevlisine Aslı Hanım'la görüşüp görüşemeyeceğimi sordum, görüşemeyeceğimi söyledi. "Öldürürüm lan seni, valla vururum bak... Aşiretiz oğlum biz..." diyecektim ama lafı ağzıma tıktı: "Kendisi İtalya'da!"
Boşaymış onca çabam. Başaramamıştım... Bi 50 metre kadar çamurun içinden geçip otobüsün güzargahındaki yola çıkmalıydım. Güç bela geçtim o yolu da. Otobüs, ben gelmeden hemen önce geçmiş olacak ki bi 20 dakika da orada bekledim. Eve mi gideyim, bankadaki işlerimi mi halledeyim diye düşünürken şehir merkezinde indim. Ancak hiçbir bankadaki işimi halledemedim çünkü kuyrukların uzunluğu uzaydan görülebilecek safhaya ulaşmıştı. Eve yürüye yürüye döndüm.
Hiçbir işimi halledememiş, bir sürü para harcamış, yorulmuş, üzülmüş, hırpalanmış, aşağılanıştım. Hayattan anlık değil 4 saatlik zaman diliminde tiksindim. Dünden beri başka biriyim, ben eski ben değilim...
15 Kasım 2010 Pazartesi
Hayattan Anlık Tiksindiren Şeyler #11
Ve yine oldu.
Şu sıralar Dexter adında bir diziyi izlemeye başladım. Güzel bir dizi ama konumuz bu değil. Konumuza giriş yapabilmek için Rita'dan bahsetmem gerekiyor biraz. Rita, önceki eşi tarafından evlilik içinde tecavüze uğramış bir kadın. Bu yüzden cinselliğe hiç de sıcak bakmıyor. 3.5 bölümünü izlediğim dizide tüm denemelerine rağmen Dexter ile havlet olmayı beceremedi.
Asıl konu burada başlıyor. Annem asla yapmayacağı bir şey yaptı ve odama girdi, yanıma oturdu ne yapıyorsun dedi. O sırada Dexter'ı izliyordum. Dexter evinde bir dava üzerinde çalışıyordu. Annemin yanıma gelmesinden aşağı yukarı 30 saniye sonra kapı çaldı, Rita geldi. Adeta azmıştı. Senaristlerin 3.5 bölüm boyunca bir araya getiremediği Dexter ve Rita'yı annem 30 saniye içerisinde yatağa atmıştı.
Ve yine o ters bakışlar, söylenmeler... Büyüksün anne, büyüksün...
14 Kasım 2010 Pazar
Durex: "Happy Father's Day."
To all those who use our competitor's products:
Happy Father's Day.
Happy Father's Day.
Diyor ki:
Bize rakip olan firmaların ürünlerini kullananlara:
Babalar gününüz kutlu olsun.
Babalar gününüz kutlu olsun.
13 Kasım 2010 Cumartesi
"Naaptın Sen Yeğen Ya!"
Kevin Love dün gece oynanan New York Knicks - Minnesota Timberwolves maçını 31 sayı, 31 ribaund ile tamamladı. Bu öyle bir başarı ki, bunu 28 yıldır NBA'de kimse gerçekleştiremiyordu. En son 28 yıl önce Moses Malone 30-30 yapabilmişti.
Bu da başlığın ne alaka olduğunu soranlara gelsin, tık. (18+)
10 Kasım 2010 Çarşamba
Sıcak Çikolata
Sıcak çikolataya bayılırım, gördüğüm yerde de balıklama atlarım. Sinemada, cafede her yerde... Bir fincan sıcak çikolatanın fiyatı da bana zaman zaman fazla geldiğinden dolayı evde de yapmak isterim. Şimdiye kadar 3-4 farklı markanın sıcak çikolatalarını denedim fakat hiçbir zaman dışarıda içtiğim sıcak çikolataların tadını yakalayamadım. Suyla olmayınca sütle yaptım falan filan. Olmadı bir türlü. Ta ki dün Dr. Oetker'in sıcak çikolatasını deneyene kadar. Sütle falan da değil, suyla yaptım ve bana göre evde yapılmış en güzel sıcak çikolatanın tadına vardım. Fincan fincan içesim var fakat maalesef deneme amaçlı sadece 2 tane almıştım. Tanesi 55 kuruş, yarın da birkaç yıllık depolamayı planlıyorum.
Sıcak çikolata hastalarına duyurulur. Dr. Oetker yapmış aaağbii!
8 Kasım 2010 Pazartesi
5 Kasım 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)