27 Eylül 2010 Pazartesi

Şans/Şanssızlık


Olan bir olayın şansımız mı şanssızlığımız mı olduğu hiç belli olmuyor bazen. Mesela şöyle bir olay anlatayım. Ergen dönemlerimin başlarında ki bu da orta okul dönemime denk geliyor, Turkcell hattımda -10 kontörüm varken telefonuma "Seni Seviyorum" diye bir mesaj yazıyorum ki bu da en büyük ergen klişesidir belki de. Bu mesaj yazılır ve hiçbir muhabbetinin olmadığı sevdiceğe yollanır akabinde göt gibi kalınır falan. Neyse, ben bu mesajı yazdıktan sonra nasılsa -10 kontörüm var gitmeyecek bu mesaj diyerek sevdiceğime gönderiyorum bu mesajı. O zamanlar Turkcell -10'a kadar indiriyordu kontörü. O yüzden gitmeyecekti mesajım. Fakat tam o gün Turkcell bu kapmanyasını geliştiriyor ve -20'ye kadar inmemize izin veriyor. Dolayısıyla da benim mesajım gitmiş oluyor. Kalan kontöre bir bakıyorum -12.

Buraya kadar oldukça şanssız bir durumken ve ben tam aha sıçtık derken sevdiceği çaldırıyorum ve telefonunun kapalı olduğunu görüyorum. Kısa bir oh çekmenin ardından şansın yüzüme güldüğünü düşünüyorum. Eğer telefonunu yakın zamanda açmazsa o mesaj iptal olacak ve kendisine hiç ulaşmayacaktı. Ki öyle de oldu. O mesaj kendisine hiç gitmedi. Şans yeniden benimleydi.

Birkaç yıl sonra sevdicekle tekrar muhabbeti ilerletiyorum. Ki bu da 2-3 belki de 3-4 yıl önceye tekabül ediyor. Muhabbet eskilere geliyor. Ben deli cesaretiyle bu olayı anlatıyorum. Karşıdan gelen cevap da o zamanlar senden hep bir teklif bekliyordum oluyor. Allak bullak oluyorum.

Yani uzun lafın kısası bazı olaylar oluyor ki, en büyük şanssızlığım derken bir anda şansa dönüşüyor ve bir süre sonra yine karşınıza büyük bir şanssızlık olarak çıkabiliyor. Hayat gerçekten de sürprizlerle dolu. Ben bugün bunu gördüm...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

çok müthiş bir hikaye. eline sağlık.