15 Ağustos 2010 Pazar

Var mısın Yok musun ve Doyumsuzluk

Öncelikle Var mısın Yok musun'a da, Var mısın Yok musun sonrası Acun Ilıcalı'ya da kıl olduğumu belirteyim. Dün maç saatini beklerken kanalları gezerken denk geldi. Tablo dikkatimi çekince izleyeyim bakalım dedim. Bir adam yarışıyor, karısı hamile. 4 kutu kalmış. 2 adet 500.000 TL, 1 adet 250.000 TL ve bir de 50 TL kalmış son 4'e. Muazzam bir tablo tabi. Gelen teklif 260.000 TL, bir süre sonra yeni teklif geliyor 290.000 TL. Adeta al da git ulan diyor yarışmacıya Hamdi Bey.

Şimdi burda biraz düşünelim. 290.000 cepte. Geriye kaldı mı aç gözümüzü doyurmak için 210.000 TL. Son 4'te 2 kutu açtırdıktan sorna yeni teklif gelecek, sona 2 500 veya 500 ve 250 bırakmadıkça 290'ın üstüne çıkmak imkansız. Yani 50 TL'yi bulup açamadığın sürece yarışmacının daha fazla para alma ihtimalin çok çok düşük bir ihtimal. Ama adam 290 yetmez bana diyor ve devam ediyor.

Teklifi reddettikten sonra gerçekten içten bir şekilde dua ettim. Umarım oldukça düşük bir rakam alır diye. Ki öyle de oldu. Önce 250'yi, sonra da 500'ü açtırdı. Kaldı 500 ve 50. Teklif de şimdi net hatırlayamıyorum 105 ya da 108 geldi. Kabul etti tabi mecburen. Neredeyse aldığı paranın 2 katını daha alabilecekken kaybetti. İyi de oldu. Hatta ben kutusuna gitse bir de kutusundan 50 TL çıksın istemiştim ama olmadı.

Bazen aç gözlü olmamak, olanla yetinmek gerekir. Hem de bu olan her türlü ihtiyacımıza cevap verebilecekse. Sonuçta mezara kadar götürmeyeceğiz bu parayı. Şimdi umarım düşünüyordur ben 290.000'le neler yapmazdım ki diye.

Hiç yorum yok: